İş Hukukunun Diğer Hukuk Dalları ile İlişkisi: İş Hukuku Kapsamında İnceleme
İş hukuku, işçi ve işveren arasındaki ilişkileri düzenleyen bir hukuk dalı olmasının yanı sıra, diğer birçok hukuk dalıyla da yakın ilişki içindedir. Bu makalede, iş hukuku ile diğer hukuk dalları arasındaki etkileşimleri inceleyerek, iş hukukunun geniş kapsamını ve diğer hukuk alanlarıyla nasıl etkileşimde bulunduğunu ele alacağız.
İş Hukuku ve Anayasa Hukuku
Anayasa hukuku, devletin temel yapısını ve bireylerin temel hak ve özgürlüklerini düzenleyen hukuk dalıdır. İş hukuku ile anayasa hukuku arasındaki ilişki, işçi haklarının ve çalışma hayatına dair temel ilkelerin Anayasa’da korunmasıyla ortaya çıkar. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 49. maddesi çalışma hakkını, işçilerin korunmasını ve iş güvenliğini devletin sorumluluğu olarak belirtir. Ayrıca, sendikal haklar, toplu sözleşme hakkı ve grev hakkı gibi iş hukuku ile ilgili haklar da Anayasa’da güvence altına alınmıştır.
Bu anlamda, iş hukuku uygulamaları Anayasa’da yer alan bu temel haklar çerçevesinde şekillenir. İşçi-işveren ilişkilerinde doğabilecek anayasal ihlaller, iş hukuku davalarında da gündeme gelebilir.
İş Hukuku ve Borçlar Hukuku
İş hukuku, işçi ve işveren arasındaki iş sözleşmelerini düzenler. Bu yönüyle iş hukuku, borçlar hukukuyla doğrudan ilişkilidir. İşçi ile işveren arasındaki iş akdi, esasen bir hizmet sözleşmesi olup, borçlar hukukunda düzenlenen sözleşme hükümlerine tabidir. Borçlar hukukundaki genel sözleşme kuralları, iş sözleşmelerinin kurulmasında, sona erdirilmesinde ve tarafların hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesinde uygulanır.
Ancak iş hukukunda, borçlar hukukuna kıyasla işçinin korunması ilkesi ön planda tutulur. İş sözleşmeleri, işçinin daha zayıf konumda olduğu varsayılarak, işçi lehine yorumlanır. Bu nedenle, borçlar hukukunda geçerli olan genel kurallar iş hukuku ile bazı durumlarda farklılık gösterebilir.
İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku
İş hukuku ile sosyal güvenlik hukuku birbirini tamamlayan iki hukuk dalıdır. Sosyal güvenlik hukuku, işçilerin emeklilik, işsizlik, hastalık, kaza gibi durumlarda ekonomik güvence altında olmasını sağlar. İş hukuku ise bu hakların kazanılması için gerekli çalışma düzenlemelerini yapar. Örneğin, iş sözleşmesine dayalı bir çalışma süresi boyunca işçilerin sigortalı olma zorunluluğu, iş hukuku ile sosyal güvenlik hukuku arasındaki en belirgin ilişkilerden biridir.
İş kazaları ve meslek hastalıkları gibi durumlarda işçilerin hakları hem iş hukuku hem de sosyal güvenlik hukuku çerçevesinde ele alınır. İş kazası yaşayan bir işçi, hem işverene karşı tazminat davası açabilir hem de sosyal güvenlik sisteminden belirli haklardan yararlanabilir.
İş Hukuku ve Ceza Hukuku
İş hukuku ile ceza hukuku arasındaki ilişki, iş hayatında işlenen suçlar ve bu suçların cezai sonuçları üzerinden kurulabilir. İş yerinde işverenin ya da üçüncü kişilerin işçilere karşı işlediği suçlar (mobbing, cinsel taciz, iş sağlığı ve güvenliğine riayet etmeme gibi) ceza hukuku kapsamında değerlendirilebilir. Ayrıca, iş kazalarına yol açan ihmaller, işverenin cezai sorumluluğunu gündeme getirebilir.
Özellikle iş sağlığı ve güvenliği konularında, işverenin yasal yükümlülüklerini yerine getirmemesi ve bu ihmallerin işçinin yaşamına ya da sağlığına zarar vermesi durumunda, işveren hakkında ceza davaları açılabilir. Böylece iş hukuku ve ceza hukuku iç içe geçmiş olur.
İş Hukuku ve Ticaret Hukuku
İşverenlerin büyük bir kısmı ticari işletmelerdir ve bu işletmeler ticaret hukuku kurallarına tabidir. İş hukuku ve ticaret hukuku, işletmelerin işçi çalıştırma yükümlülükleri, iş sözleşmeleri ve iş yerinin organizasyonu gibi konularda etkileşim halindedir. Ticaret hukuku, işverenin ticari faaliyetlerini düzenlerken; iş hukuku, işçilerin bu ticari faaliyetlerdeki haklarını ve sorumluluklarını koruma altına alır.
Özellikle şirketlerde çalışanların iş sözleşmelerinin düzenlenmesi, ticaret hukuku bağlamında yapılan ticari işlemlerle yakından ilgilidir. Ticaret şirketlerinde yönetim kurulu üyelerinin işçi olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği gibi sorular, iş hukuku ve ticaret hukuku arasındaki ince çizgide ortaya çıkan konulardan biridir.
İş Hukuku ve İdare Hukuku
İş hukuku ile idare hukuku arasındaki ilişki, kamu sektöründe çalışan işçilerin hak ve yükümlülükleri ile ilgilidir. Kamu çalışanlarının bir kısmı memur statüsünde, bir kısmı ise işçi statüsünde çalışır. Kamu işçilerinin hakları ve sorumlulukları, iş hukuku çerçevesinde belirlenirken; memurların durumu idare hukuku kapsamında düzenlenir. Bu bağlamda, kamu işçileri için idare hukuku ve iş hukuku birlikte uygulanır.
Ayrıca, iş hukuku alanında düzenleyici rol üstlenen kamu kurumları (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, SGK gibi) idare hukuku çerçevesinde faaliyet gösterir. Bu kurumların iş denetimleri, idari yaptırımlar ve iş güvenliği gibi konulardaki düzenlemeleri, iş hukukunu doğrudan etkiler.
Sonuç
İş hukuku, diğer hukuk dallarıyla sürekli bir etkileşim içinde olan geniş kapsamlı bir hukuk dalıdır. Anayasa hukuku, borçlar hukuku, sosyal güvenlik hukuku, ceza hukuku, ticaret hukuku ve idare hukuku gibi birçok hukuk alanı, iş hukuku uygulamalarını şekillendirmekte ve işçi-işveren ilişkilerine yön vermektedir. Bu dallar arasındaki ilişkiler, iş hukuku uygulamalarının daha etkili ve adil olmasını sağlamakta, çalışma hayatının dinamik yapısına uygun çözümler üretilmesine katkıda bulunmaktadır.