Aile Konutu Nedeniyle Tapu İptal Tescil Davası: Yargıtay Kararı Işığında Hukuki Değerlendirme
Aile konutu, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) aile hukuku kapsamında özel bir korumaya sahip olan ve eşlerin birlikte yaşadıkları konutu ifade eder. Aile konutu ile ilgili yapılan hukuki işlemler, diğer eşin açık rızası olmaksızın gerçekleştirilemez. Bu durum, özellikle tapu iptal ve tescil davalarında önemli hukuki sonuçlar doğurmaktadır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2019/8865 sayılı kararı, aile konutu nedeniyle tapu iptal ve tescil davalarında eşlerin rızasının önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Bu makalede, söz konusu Yargıtay kararını detaylı bir şekilde inceleyerek, aile konutu kavramı ve tapu iptal tescil davalarına etkilerini ele alacağız.
Aile Konutu Kavramı ve Hukuki Koruma
TMK’nın 194. maddesi, aile konutu ile ilgili önemli bir koruma sağlamaktadır. Bu maddeye göre, eşlerden biri, diğer eşin açık rızası olmadan aile konutunu devredemez, kira sözleşmesini feshedemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu hüküm, aile birliğinin korunması amacıyla getirilmiş olup, emredici niteliktedir. Dolayısıyla, eşlerin bu haktan önceden feragat etmesi veya anlaşma yoluyla ortadan kaldırması mümkün değildir.
Aile konutu şerhi, tapu kütüğüne işlenerek konutun aile konutu olduğunu belirten bir kayıttır. Ancak, şerhin konulmamış olması, konutun aile konutu özelliğini ortadan kaldırmaz. Yani, aile konutu şerhi “kurucu” değil, “açıklayıcı” nitelik taşır. Bu nedenle, şerh konulmamış olsa bile, eşlerin birlikte yaşadığı konut, aile konutu olarak kabul edilir ve TMK’nın 194. maddesi kapsamında korunur.
Yargıtay Kararı Işığında Tapu İptal Tescil Davası
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2019/8865 sayılı kararı, aile konutu nedeniyle tapu iptal ve tescil davalarında eşlerin rızasının önemini vurgulamaktadır. Davada, davalı eş, aile konutunu diğer davalı adına devretmiş ve tapuya tescil ettirmiştir. Ancak, bu işlem sırasında davacı eşin açık rızası alınmamıştır. Mahkeme, satış işleminin gerçek olduğu ve davacının satıştan haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Yargıtay, bu kararı bozarak, TMK’nın 194. maddesi uyarınca eşlerden birinin açık rızası olmadan aile konutu ile ilgili yapılan işlemlerin geçersiz olduğunu vurgulamıştır. Yargıtay’a göre, eşin açık rızası alınmadan yapılan işlemin geçerli olduğunu kabul etmek imkansızdır. Bu nedenle, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, ret hükmü kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Aile Konutu Şerhi Konulması Davası ve Tefrik Sorunu
Davacı, aile konutu şerhi konulmasını talep etmiş, ancak mahkeme bu davayı da reddetmiştir. Yargıtay, aile konutu şerhi konulması davasının dinlenebilmesi için, öncelikle tapu iptal tescil davasının kesinleşmesi gerektiğini belirtmiştir. Aksi takdirde, aile konutu şerhi konulması davasının incelenmesi hukuken mümkün değildir. Bu nedenle, aile konutu şerhi konulması davasının tapu iptali ve tescil davasından tefrik edilerek ayrı bir dosyada incelenmesi ve tapu iptali davasının sonucunun beklenmesi gerekmektedir.
Sonuç
Yargıtay’ın bu kararı, aile konutu ile ilgili yapılan hukuki işlemlerde eşlerin açık rızasının ne denli önemli olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Aile konutu, eşlerin birlikte yaşadıkları ve aile birliğinin devamı için hayati öneme sahip bir mekandır. Bu nedenle, TMK’nın 194. maddesi ile getirilen koruma, aile birliğinin korunması amacı taşımaktadır. Eşlerden birinin açık rızası olmadan yapılan işlemler, hukuken geçersizdir ve tapu iptal tescil davalarında bu durum dikkate alınmalıdır.
Aile konutu şerhi konulması davalarında ise, öncelikle tapu iptal tescil davasının kesinleşmesi gerekmektedir. Bu süreçte, davaların tefrik edilerek ayrı ayrı incelenmesi ve hukuki süreçlerin doğru bir şekilde işletilmesi büyük önem taşımaktadır. Yargıtay’ın bu kararı, hem hukukçular hem de vatandaşlar için önemli bir rehber niteliğindedir.