Haksız Rekabet Davalarında Taraflar

Haksız rekabet, ticaret hayatında dürüstlük ve adil rekabet ilkelerine aykırı olarak yapılan her türlü faaliyeti kapsayan bir hukuk kavramıdır. Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 55. maddesinde düzenlenen haksız rekabet, ticari faaliyetlerde zarar gören kişi veya kuruluşların mahkemeye başvurarak haklarını arayabilmesi için düzenlenmiştir. Bu tür davalarda taraflar, haksız rekabetten zarar gören kişiler (davacı) ve haksız rekabet fiilini gerçekleştirenler (davalı) olarak ikiye ayrılır. Bu makalede, haksız rekabet davalarında taraflar konusunu ayrıntılı bir şekilde ele alacağız.

a) Davacı

Davacı, haksız rekabet sebebiyle zarar gören veya zarar görme tehlikesi altında olan kişi ya da kuruluşları ifade eder. TTK’nın 56. maddesi, haksız rekabet davalarını açabilecek kişiler konusunda ayrıntılı düzenlemeler getirmiştir. Bu maddeye göre davacı olabilecek kişiler şunlardır:

aa) Haksız Rekabet Nedeniyle Zarara Uğrayan Kişiler

TTK m.56/I’e göre, haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören ya da zarar görme tehlikesi altında olan herkes dava açma hakkına sahiptir​. Bu kişiler, haksız rekabet fiili nedeniyle doğrudan ekonomik kayba uğrayan veya mesleki itibarı zedelenen kişiler olabilir. Haksız rekabete maruz kalan gerçek ya da tüzel kişilerin davacı olma hakkı bulunmaktadır. Örneğin, bir ticari işletme, rakip bir firmanın haksız rekabet oluşturacak faaliyetleri nedeniyle zarar gördüğünde dava açabilir.

Önemli bir husus da, haksız rekabet davası açmak için fiilen zarar oluşmuş olmasının şart olmadığıdır. Haksız rekabet fiili sonucunda zarar görme tehlikesi varsa, kişi ya da kuruluşlar dava açabilir. Bu, haksız rekabetin önlenmesi için etkin bir koruma sağlamaktadır. Buna karşılık  maddi ve manevi tazminat davaları bakımından zararın mevcudiyeti zorunludur.

bb) Müşteriler

TTK m.56/II uyarınca, ekonomik çıkarları zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşı karşıya olan müşteriler de haksız rekabet davalarını açma hakkına sahiptir​. Müşteriler, genellikle ticari işlemlerde güven duydukları işletmelere karşı haksız rekabet nedeniyle zarar görebilirler. Yeni Türk Ticaret Kanunu ile birlikte, eski kanuna göre önemli bir değişiklik yapılmış ve müşterilerin zarar görme tehlikesi altında olmaları dava açabilmeleri için yeterli sayılmıştır. Müşterilerin dava açma hakkı genişletilerek, tespit, men ve eski hale iade davaları açısından “zarar görme tehlikesi” yeterli kabul edilmiştir.

Ancak, maddi veya manevi tazminat davaları bakımından müşterilerin zarar görmüş olması zorunludur. Müşterilerin tazminat talep edebilmesi için doğrudan zarar gördüklerini ispatlamaları gerekmektedir.

cc) Mesleki ve Ekonomik Birlikler, Sivil Toplum Kuruluşları

Ticaret ve sanayi odaları, esnaf odaları, borsalar, üyelerinin ekonomik menfaatlerini korumak amacıyla kurulmuş mesleki birlikler ve tüketicilerin ekonomik çıkarlarını koruyan sivil toplum kuruluşları da haksız rekabet davalarını açabilirler​. Bu kuruluşlar, üyelerinin ekonomik menfaatlerini koruma amacıyla, haksız rekabetin sona erdirilmesi veya eski hale iadesi için dava açma yetkisine sahiptir.

Örneğin, bir esnaf odası, üyelerinin ticari itibarını zedeleyen bir haksız rekabet fiili karşısında dava açabilir. Ancak bu kuruluşların tazminat davası açma yetkileri yoktur; yalnızca tespit, men ve eski hale iade davalarını açabilirler. Söz konusu davalarda, odalar ve birlikler esas olarak üyelerinin menfaatlerini koruma amacı güderler.

b) Davalı

Davalı, haksız rekabet fiilini gerçekleştiren kişi veya kuruluşu ifade eder. Haksız rekabet davaları, bu fiili gerçekleştiren kişilere karşı açılır.

aa) Haksız Rekabeti Gerçekleştiren Kişiler

Haksız rekabet davaları, haksız rekabet fiilini işleyen kişilere karşı açılır. Bu kişiler, ticari faaliyetlerde rakiplerini yanıltıcı bilgilerle zor durumda bırakan, yanıltıcı reklamlar yapan veya mesleki itibarlarına zarar veren faaliyetlerde bulunan kişiler olabilir​. Örneğin, bir işletmenin ürettiği ürünler hakkında yanlış beyanlarda bulunan bir rakip işletme, haksız rekabet fiilini gerçekleştirmiş olur ve davalı sıfatıyla mahkemeye çıkarılabilir.

bb) Çalıştıran Kişiler

Haksız rekabet fiili, işletmede çalışanlar tarafından işlenmişse, işveren de bu davada davalı sıfatıyla yer alabilir​. TTK m.57/I’e göre, haksız rekabet fiilini işleyen çalışan veya işçilerin işverenlerine de dava açılabilir. İşverenin sorumluluğu, çalışanın hizmet ilişkisi sırasında bu fiili işlemesi durumunda ortaya çıkar. Bu durumda işveren, çalışanının eylemlerinden doğrudan sorumlu tutulur.

cc) Basın, Yayın ve İletişim Kuruluşları

Haksız rekabet fiili, basın, yayın veya iletişim araçları yoluyla işlenmişse, bu kuruluşlar da davalı olarak gösterilebilir​. Örneğin, bir gazetede yanıltıcı bir makale yayımlanması durumunda, gazete sahibi ve yazı işleri müdürü davalı olarak mahkemeye çıkarılabilir. Ayrıca, internet üzerinden yapılan haksız rekabet fiillerinde, internet hizmet sağlayıcıları da sorumluluk taşıyabilir.

Sonuç

Haksız rekabet davalarında taraflar, haksız rekabetten zarar gören davacılar ve haksız rekabet fiilini gerçekleştiren davalılar olarak sınıflandırılır. TTK, davacı olabilecek kişileri geniş bir çerçevede ele alırken, davalıların kimler olabileceğini de ayrıntılı şekilde düzenlemiştir. Haksız rekabetin engellenmesi, ticari faaliyetlerin adil bir şekilde yürütülmesi için büyük önem taşır. Bu davalarda tarafların doğru belirlenmesi, yargı sürecinin sağlıklı bir şekilde işlemesine katkı sağlar.

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir