Haksız Rekabet: Üçüncü Kişilerin İşçilerine Yarar Sağlama (TTK m.55/I, b-2)
Haksız rekabet, ticaretin adil olmayan yöntemlerle yürütülmesini önlemek amacıyla oluşturulan bir hukuk kavramıdır. Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 55. maddesi, haksız rekabeti engellemek için çeşitli düzenlemeler getirmiştir. Bu düzenlemelerden biri de, TTK m.55/I, b-2 maddesinde yer alan, üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine veya yardımcılarına çıkar sağlama yoluyla haksız rekabetin gerçekleşmesidir. Bu hüküm, ticari ilişkilerde çalışanlara yönelik verilen menfaatlerin etik dışı kullanımını ve işverenin zarar görmesini engellemeyi amaçlar.
Üçüncü Kişilerin İşçilerine Yarar Sağlama Yoluyla Haksız Rekabet Nedir?
TTK m.55/I, b-2 maddesi, üçüncü kişilerin, başka bir işletmenin işçisine, vekiline ya da yardımcı şahıslarına menfaat sağlama veya bu menfaati önerme fiilini haksız rekabet olarak tanımlar. Bu düzenlemenin amacı, işçileri veya vekilleri, mevcut işverenlerine karşı yükümlülüklerini ihlal etmeye yönlendiren kişilere karşı ticari ilişkiyi korumaktır. Menfaat sağlayarak işçileri veya vekilleri kendi lehine çekmek, rekabeti etik dışı bir zemine taşır ve diğer işletmelere zarar verir.
Örneğin, bir işletme, rakibinin bir çalışanına veya vekiline rüşvet vererek, o çalışanın işini doğru yapmamasını sağlayabilir. Bu, rakibin ticari itibarı ve iş ilişkileri üzerinde ciddi zararlar oluşturabilir. Bu tarz bir girişim, hem işverenin ticari sırlarının ele geçirilmesi hem de işverenin zarar görmesi amacını taşır ve haksız rekabet teşkil eder.
Haksız Rekabet Unsurları
Haksız rekabet fiilinin gerçekleşmesi için belirli unsurların bir arada bulunması gerekmektedir. TTK m.55/I, b-2 kapsamında haksız rekabet sayılabilecek davranışlar şunlardır:
- İşçi, Vekil veya Yardımcı Şahsa Yarar Sağlanması veya Önerilmesi: Haksız rekabetin oluşması için üçüncü kişilerin, başka bir işletmenin çalışanına, vekiline ya da yardımcı kişisine bir menfaat sağlaması veya bu menfaati teklif etmesi gerekmektedir. Sağlanan veya önerilen bu menfaat, işçinin görevine aykırı hareket etmesine sebep olacak nitelikte olmalıdır. Menfaat sağlanmamış olsa bile, menfaatin önerilmesi dahi haksız rekabetin varlığı için yeterlidir.
- Yararın Hak Edilmemiş Olması: Sağlanan veya önerilen menfaatin, işçinin ya da vekilin hak etmediği bir yarar olması gerekmektedir. Bu menfaat, çalışanın işverene karşı olan yükümlülüklerini ihlal etmesine sebep olacak nitelikteyse, haksız rekabet oluşur. Örneğin, bir çalışana verilen hediye veya para, onun görevini kötüye kullanmasına neden oluyorsa, bu haksız rekabet kapsamında değerlendirilir.
- Kendisine veya Başkalarına Çıkar Sağlama Amacı: Üçüncü kişilerin işçiye veya vekile menfaat sağlaması, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla yapılmış olmalıdır. Yani, menfaat sağlayan kişi, bu davranışını ticari bir avantaj elde etmek amacıyla gerçekleştiriyorsa, haksız rekabet oluşur.
İşçiye veya Vekile Sağlanan Menfaatler Nelerdir?
Yarar sağlama kavramı, geniş bir anlam taşır. Bu menfaat nakdi bir ödeme olabileceği gibi, başka türde faydalar da olabilir. Örneğin, işçiye bir konser bileti, değerli bir hediye ya da bir sosyal etkinlik davetiyesi verilmesi de menfaat olarak kabul edilebilir. Hatta menfaatin işçinin yakınına sağlanması dahi bu kapsamda değerlendirilir. Örneğin, işçinin çocuğuna özel bir okulda burs sağlamak, işçinin eşine yüksek maaşla iş teklif etmek de yarar sağlamanın örneklerindendir.
Yararın fiilen sağlanması zorunlu değildir; sadece önerilmesi bile haksız rekabetin varlığı için yeterlidir. Menfaat sağlayan kişinin amacının işçiyi işverenine karşı yükümlülüklerini ihlal etmeye yönlendirmek olması yeterlidir. Bu nedenle, işçi menfaat teklifini reddetse bile, teklifin yapılmış olması haksız rekabetin oluşması için yeterlidir.
Yarar Sağlama ile Haksız Rekabetin Sonuçları
TTK m.55/I, b-2 maddesi, bu tür eylemlerle işverenin ticari ilişkilerinin zedelenmesini ve işletmenin zarar görmesini engellemeyi amaçlar. İşçilere, vekillere veya yardımcı kişilere sağlanan ya da teklif edilen menfaatler, ticaretin dürüstlük kurallarına aykırıdır ve rekabeti adil olmayan bir zemine taşır. Bu tür fiillerin hukuki sonuçları ağır olabilir. İşverenin ticari sırlarının ele geçirilmesi, iş ilişkilerinin bozulması ve ticari itibarın zedelenmesi gibi sonuçlar doğurabilir.
Haksız rekabetin varlığı durumunda, zarar gören tarafın zararlarının tazmini için hukuki yollara başvurması mümkündür. Ayrıca, mahkemeler tarafından işçiye veya vekile menfaat sağlayan kişiye karşı cezai yaptırımlar uygulanabilir. Bu yaptırımlar, hem tazminat taleplerini hem de ticari faaliyetlerin durdurulmasını içerebilir.
Örnek Olaylar ve Uygulamalar
Haksız rekabetin gerçekleştiği durumlardan biri, rakip bir şirketin işçisine veya vekiline para veya hediye verilerek, çalıştığı işletmeye ait ticari sırların öğrenilmesidir. Örneğin, bir temizlik görevlisine, çalıştığı şirketin belgelerine ulaşabilmesi için ek ödeme yapmak, haksız rekabetin tipik bir örneğidir. Aynı şekilde, başka bir şirketteki yöneticiye bir taşınmazın değerini olduğundan yüksek göstererek satışını sağlamak amacıyla menfaat sağlanması da haksız rekabettir.
Sonuç
Haksız rekabet, ticaretin etik kurallarına uygun olmayan bir şekilde yürütülmesini engellemek için önemli bir düzenleme niteliğindedir. TTK m.55/I, b-2 maddesi, özellikle üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine veya yardımcılarına menfaat sağlayarak rekabeti bozma girişimlerini haksız rekabet olarak kabul eder. Bu düzenleme, işverenin ticari sırlarını koruma, işçilerin sadakat yükümlülüğünü güvence altına alma ve ticari ilişkilerin dürüstlük ilkelerine uygun olarak yürütülmesini sağlama amacı taşır.
İşletmelerin, çalışanlarına menfaat sağlama yoluyla ticari avantaj elde etmeye çalışmaması, ticaretin adil kurallar çerçevesinde sürdürülmesi açısından büyük önem taşır. Haksız rekabeti engelleyen bu düzenlemeler, ticari hayatın sürdürülebilirliği ve güvenilirliği açısından kritik bir rol oynar.